Seröz Otit Tedavisi
Östaki borusu, her yutkunmada normal olarak geçici bir süreliğine açılır ve bu şekilde kulak basıncını ayarlar. İşte bu yapının alerjik reaksiyonlar, viral enfeksiyonlar vebenzeri sebeplerle bozulması seroz otit hastalığının en önemli nedenlerindendir.
Bu, orta kulağın havalanmasını önler ve kulak salgıları birikir. Hava dokular tarafından emilerek negatif basınç oluşur. Bunun sonucunda ise dokulardan sıvı çekilmesine bağlı olarak orta kulağa sıvı dolar. İşte buna ‘seröz otit’ denir. Uzun süreli negatif basıncın etkisiyle mukoza salgısında koyulaşma olur. Bunun ardından tablo kronik bir hâle gelerek sekretuar otitis media ortaya çıkar. Bu sıvı, kulak zarının gerektiği gibi titremesini önler ve çocukta böylece işitme kaybı gelişir. Bu hafif şiddetteki işitme kaybından dolayı çocuğun davranışlarında birtakım değişiklikler gözlemlenir. Problem kronik bir duruma geldiği takdirde çocuğun konuşmaya başlaması ve zihinsel gelişimi gecikebilir. İşitme kaybı yaşayan çocuklarda başlıca şu bulgular gözlemlenmektedir:
- TV izlerken sesini çok açarlar veya TV’nin çok yakınına oturarak izlemek zorunda kalırlar.
- Söylenenleri tam olarak işitemediklerinden, geç yanıt verirler ya da tamamen ilgisiz kalırlar.
- Sınıfta ders dinlerken yeteri kadar ilgi gösteremezler, derslerdeki başarı seviyeleri düşer. Notları kötü olan çocukların bu durumu orta kulak sıvısıyla ve işitme kaybıyla ilişkili olabilir. Onun için gerekli testler mutlaka yapılmalıdır.
Seröz Otitin Sebepleri
Seröz otit genellikle somut belirti vermez. Yani ağrı, kusma, ateş gibi şikâyetlere yol açmaz. Geniz etiyle ilgili yakınmalar değerlendirilirken veya işitme kaybı şüphesi üzerine yapılan muayenede tespit edilir.
Kulak zarında kalınlaşma, matlaşma olmuştur; üstünde damarlanmanın arttığı gözlemlenir. Sorunun uzun süre devam etmesine bağlı olarak kulak zarında çekilme, orta kulak yapısına doğru yapışma ve koyu renk değişiklikleriyle de karşılaşılabilir. Hastalıktan genellikle iki kulak da etkilenir. Seröz otitin tek taraflı olması durumunda işitme kaybını fark etmek zaman alabilir. Bu hastaların denge merkezi etkilendiği için dengesizlik, yürürken ve sportif aktiviteler yaparken zorlanma gibi bulgulara rastlanabilir. Orta kulak basıncının ve işitme reflekslerinin ölçülmesi hastalığın tanısına yardımcı olur. Çocuk uyum sağlayabiliyorsa işitme testi de uygulanabilir. İletim tipi işitme kaybı vardır. Bazen orta kulakta bulunan mikroorganizmalar tarafından salgılanan maddeler nedeniyle sinir tipi kayıp geliştiği de olur.
Tedavi
İlaç tedavisi:
Başlangıçta antibiyotik tedavisi uygulanır. Bununla birlikte mukoza şişliğinin minimize edilmesini ve mukus kıvamının incelmesini sağlayan ilaçların kullanımı da söz konusu olabilir. Alerjisi olduğu belirlenen hastalara anti alerjik tedavisi de uygulanmalıdır. Balon şişirmek ve sakız çiğnemek östaki kanalının fonksiyonunu geri kazanmasına büyük oranda yardımcı olur. Bu bakımdan Otovent ismi verilen, burundan hava verilerek balon şişirilmesinde kullanılan basit sistemlerin oldukça faydası görülmektedir.
Seröz otit ve akut otit ataklarının sık tekrarladığı çocukları, bilhassa kreşe gidenleri 1 ay süreyle bu tarz ortamlardan uzak tutmak daha iyidir. Çocuk biberonla besleniyorsa bu işlemin yarı oturur pozisyondayken yapılması önerilir.
Bu hastalığın sonbaharda ve kış mevsiminde artış gösteren viral enfeksiyonlar gibi yaygın olarak görüldüğü düşünülmeli ve tedavi planlaması bu doğrultuda ayarlanmalıdır. Uygulanan tıbbi tedavide başarı elde etme ihtimali yaz dönemi öncesinde fazladır. Kış dönemindeyse bu oranın azaldığı bir gerçektir.
Tedaviye 6-8 hafta boyunca devam edilir ve olumlu yanıt alınmazsa, eğer işitme kaybı 20-25 dB’den yüksekse cerrahi tedaviye başvurulur. Kulak zarında cepleşme, incelme ve çökme varsa, denge bozukluğu meydana gelmiş veya sinir tipi yitirilmiş ise doğrudan cerrahi tedavi düşünülmelidir.
Cerrahi tedavi:
Bu tedavi sırasında kulak zarına havalandırma tüpü takılır ve işitme kaybının iyileşmesi sağlanır. Bunun yanı sıra geniz etinin ve gerekiyorsa bademciklerin alınması da mümkündür. Havalandırma tüpü çocuklarda genel anestezi verilerek uygulanır. Ventilasyon tüpleri kulak zarında yaklaşık 1,5 yıl boyunca kalabilmekte ve bu süreçte dış kulak yoluna atılmakta veya kendi kendine düşmektedir. Çocuk uyum sağladıysa düşmeyen ventilasyon tüplerinin ikinci bir cerrahi müdahaleye gerek kalmaksızın ofis şartlarında alınması mümkündür.
Fakat genel sedasyon uygulanarak alınması da gerekebilir. Tedaviler hastaların büyük bir kısmını tamamen iyileştirmeye yarar. Kulak zarı deliği (perforasyonu) bazen kapanmaz. Bu durumda yama yapılmasına ihtiyaç duyulabilir. Seröz otitin tekrarlaması hâlinde tüp uygulamaları da yinelenebilir veya kalıcı tüp tatbikinden faydalanılabilir. Çocukta seröz otit tekrarladıysa immün sistem işlevlerinin ve alerjinin değerlendirilmesi gerekir.
Kulak zarında tüp olan çocuklar, suyun temiz olduğu yerlerde denize girebilir. Fakat dalış 1 metreyi aşmamalıdır. Sabunlu su ile duş alınırken veya yüzme havuzlarına girmeden önce dış kulak yolunun bir kulak tıkacı veya vazelinli pamuk ile kapatılması gerekir. Böylece su, tüpten orta kulağa geçemeyecektir.
2005 yılından bu yana Çorlu’da 7 hastaya T tüp ve yaklaşık 120 hastaya grommet tüp uyguladım. Grommed tüp takılan yalnızca bir hasta kulak zarında kalıcı perforasyon ile karşılaştı. Bu hastada bir süre sonra Kistik fibrozis (immotil silia sendromu) gelişti. 7 hastada ise tüplerin düşmesiyle beraber işitme kaybı ve orta kulakta effüzyon devam ettiği için ventilasyon tüpünün yeniden takılması gerekti. Ciddi bir problem oluşmadı.
Tüp takılan hastalara işlemden 3 gün ve 10 gün sonra kontrole gelmeleri, tüp takılı kaldığı müddetçe her ay rutin muayenelerini yaptırmaları ve kulağını sudan korumaları önerilir. Ventilasyon tüplerinin küçük delikleri vardır. Bunlar sayesinde dış kulak yolu ile orta kulak boşluğu arasında meydana gelen basınç farkı dengelenir. Kulak kiri (buşon) ventilasyon tüpünün deliğini tıkarsa tüp işlevini yitirebilir. Bu bakımdan, tüpün orta kulakta kaldığı müddetçe KBB uzmanı tarafından muhakkak her ay kontrol edilmesi gerekir.